Bir sürü yazı yazmışım buraya, bir şeye yönelik arzumuz olmazsa o şeyi yapamayız, güçsüz hissederiz yapsak da. Şimdi daha önce yazdığım konular hakkında ne konuşmaya, ne de yazmaya gücüm var. Bir filmin içeriğini anlatmak yoruyor beni, ya da gittiğim bir yeri detaylı anlatmak ya da geçirdiğim günü… Nefesim sıkışıyor. Konuşmak falan istemiyorum. Ve pek çok şey. Hikayenin sırf bu kısmına bakarak dünyadaki pek çok zevk alınan şey üzerinden zevki tarif edemediğimden ve uzaklaştığımdan dolayı depresyonda olduğum bile söylenebilir. O konuları yazmamış, o ülkeleri gezmemiş, o mücadeleleri vermemiş, o aşkları yaşamamış, o hastalıkları çekmemiş, o dersleri çıkarmamış, O gözyaşlarını dökmemiş, o kahkahaları atmamış, kendimi bulmaya kalkışmamış olsaydım şu andaki ruh halimde olamayacağımı da biliyorum. Gözlemleyeceğim şeylerin dışarıdaki oluşlar olduğunu zannettiğim bir alemden, beni iç alemime itekleyen olaylar silsilesiymiş her şey…okuduğum bütün kitaplar yok olmak içinmiş. Yok oldular bir yandan. Evet evet her şey vardı ve evet eminim her şey yoktu. Bu paradoks kimine göre, kimine göre Lunatic, kimine göre çok da tın, çok da fifi😉
Doğru ve yanlışa sıkı sıkı tutunmuş kimliğimin, sürekli doğru olanı bulup onu seçmeye çalışan ve zaman zaman dışarıdaki olaylara da müdahil olarak doğruyu yaptırtma eğilimi, beni tanrının aynı zamanda kötülüğü de var eden olduğunu İdrak etmekten alıkoydu. Onu, kendi yarattıklarına zulmeden kötülerin efendisi değil, herkesi yaratmış, kötüler de öylece kötü olmuş onun bahçesinden kaçan hain çocuklar diyerek İyilerin efendisi yapıyordum. Hem de onun yaratmadığı hiçbir şeyin var olamayacağını söyleyerek. Oysaki O, Bir nefeste katilin bir nefeste azizin ciğerlerine doluyordu. Azizde de, katilde de aynı anda bütün Kalplerde yaşamı deneyimleyen sadece O idi.
Böyle bir durumda benim kişisel deneyimlerim önemini kaybettikçe, asıl kahraman yani kişi olmayan kişi, 7,5 milyar rolü aynı anda oynayan oyuncu, ve 7,5 milyar dışında kalan varlık aleminin hepsinin rolünü aynı anda oynayan oyuncunun nazarını hissettikçe, benim anlamım gider oldu😀 Yaşam bir çeşit idrak yolculuğu ise, fark ettiğimiz bilgiler her aşamada farklı beklentilerden kaynaklanıyor. Ve onları konuşmaktan zevk alıyoruz. Dinlemekten… Okumaktan… Buradasınız kim bilir ne için? Yolculuğunuzun hangi idrak durağı sizi buraya getirdi? Oyuncu, kendine kendini bulduruyor ve o konuşmadan nasıl zevk alıyor nasıl zevk alıyor böyle😀😀
Mesela idrakiniz Dünya işleriyle çok meşgul ise böyle bir yazı dikkatinizi bile çekmiyor, bir süre sonra okuyup kapatabiliyorsunuz. Biraz yaratıcı biraz zihinsel süreçleriniz varsa ilginizi çekiyor fakat bu sefer de koşulsuz her şeye şüpheyle yaklaştığınız için, bir çeşit atmasyon okuduğunuzu düşünüyorsunuz bu yazıda. Ya da yavaş yavaş yaptıklarınızın tat vermemeye başladığı, “Ulan hayatımı değiştirmeliyim” falan dediğiniz bir zamanda, biraz ilgi uyandırıyor ama yine rotayı dünyadaki güçlü bir hikayede eşeliyorsunuz. Ya da yakıtınız tükenmiş ve her anın yeterli olduğuna vakıf olup huzurlu olduğunuzda, artık oyundan çıkmış olduğunuzu düşünüp ve hatta hissedip, böyle bir yazıya kafa bile yormuyorsunuz. (Tanrı hala ötede) ya da sadece huzura erip oyun bitmiyor, biraz da bütün kulların gözünden dünyayı anla, hem kendinin hem dünyanın defterini dür idraki ile okuyorsanız, oyuncunun keşfi hafiften belirdiği için biraz daha dikkat kesilebiliyorsunuz.
Eğer oturduğunuz apartmandaki bütün suretlerle aynı varlık olduğunuzun idraki ile uykuya dalıyor, uyurken tek bir yorganı 7,5 milyarın üzerine örtüyorsanız bu yazıyı yazanı da kendi içinizde hemen buluverirsiniz. Falan filan❤️ Önce sıkı sıkı tutup, toplayıp, biriktirip, sonra tek tek bırakıp, terk edip, ayrılacağın bir oyun alanında oyunda olduğunu hatırlatanlara, hele bir de oyunun en hararetli yerinde isen öfkeleneceksin biliyorum. Hem de bu kadar ciddiye almışken, bu kadar yanıyor, bu kadar eğleniyorken. Zaten işin sonunda her an bilmek var oyunda olduğunu. Belki seni zorlayan bir problem, senin limitlerinin çok çok üstünde bir problem sunarak sana senin limitlerini zorluyor bunun bir oyun olduğunu söyleyerek… O biliyor oysaki potansiyelini. Ne yapsın oyunun bu aşamasında da hep aynı şeyi yapıyor oyuncu. Dönüyor geriye, oynayanlara “şşşşşt” diyor💚
Ben diyorum ya ben, evet ben varım ve ben yokum evet:) gören işiten kendi benliğini görüp işitir.
ayrılar ayrı, aynılar aynı görür.